(TÜRK DİLİ IV. BÖLÜM)
Sıfatlar vasıf isimleridir. Türkçede tek başına sıfat diye bir şey yoktur. Her sıfat aynı zamanda bir isimdir. Bir vasıf ismi isim gibi de kullanılır, sıfat gibi de kullanılır. Meselâ ağaç, ev, çiçek gibi kırmızı, büyük, güzel kelimeleri de birer isimdir. Bir vasıf ismi başka bir ismin önüne gelip onu nitelerse, sıfat tamlaması yaparsa sıfattır. Tek başına olunca bir isimden başka bir şey değildir.
Bu sebeple bütün sıfatlar isim gibi kullanılabilirler. Buna karşılık vasıf ifade eden bir isim de sıfat gibi kullanılabilir.
Gerçekten vasıf ifade etmeyen isimler sıfat olarak kullanılamazlar. Bunların başında özel isimler gelir. Sonra –mak, -mek, -li, -iş, -iş’li, -gı, -gi’li fiilden yapılmış isimler de sıfat olamazlar: Ali, gitmek, yürüyüş, görgü, biçki gibi.
İki çeşit vasıf vardır: bir nesnenin iç vasfı, bir de nesnenin dış vasfı. Nesnenin iç vasfı kendi bünyesine yapışık olan vasfıdır. Dış vasıf ise nesnenin kendi bünyesine bağlı olmayan vasfıdır. Mesela beyaz elbise de, bu elbise de sıfat tamlamasıdır. Beyaz sıfatı da bu sıfatı da elbisenin bir vasfını göstermektedir. Ancak beyaz, elbisenin ayrılmaz bir parçasıdır, bir iç vasfıdır. Fakat bu, elbisenin bünyesine yapışık değildir. Elbiseyi uzağa korsunuz, o elbise olur. Çünkü bu, elbisenin dış vasfıdır.
İşte sıfatlar böyle iç ve dış vasıf ifade etmelerine göre ikiye ayrılırlar: Niteleme sıfatları, belirtme sıfatları.
A. NİTELEME SIFATLARI
Niteleme sıfatları (Alm. qualifikatives beiwort, attributives adjektiv; Fr. adjectif qualificatif; İng. qualificative adjective) nesnelerin bünyesinde bulunan nitelikleri gösteren kelimelerdir: beyaz (elbise), aç (hayvan), doğru (söz). Bu örnekler sayısız bir şekilde artırılabilir.
Örneklerden de görüldüğü gibi niteleme sıfatları iki çeşittir: nesne vasfı gösteren sıfatlar, hareket vasfı gösteren sıfatlar.
Nesne sıfatları kalıcıdır: beyaz, eski gibi.
Hareket sıfatları geçicidir: geçen, gelecek gibi.
Böyle, şöyle, öyle sözcükleri addan önce gelirse niteleme önad (sıfat), eylemden önce gelirse belirteç (zarf) olur:
önad (sıfat) belirteç (zarf)
böyle insan görmedim. böyle dedi.
şöyle bir şey aklıma geldi. şöyle de söyleyebilir miyiz?
B. BELİRTME SIFATLARI
Belirtme sıfatları (Alm.bestimmungswort, bestimmungsbeiwort; Fr. adjectif déterminatif; İng. determinative adjective) nesnelerin dış vasıflarını belirten sıfatlardır. Nesnelerin dış belirtileri onların yerleri, sayıları, soru durumları ve belirsizlik halleridir. İşte belirtme sıfatları da bu belirtme şekillerine göre dörde ayrılırlar: işaret sıfatları, sayı sıfatları, soru sıfatları, belirsizlik sıfatları.
1. İşaret Sıfatları (gösterme önadları)
İşaret sıfatları (Alm. demonstrativadjektiv; Fr. adjectif démontratif; İng. demonstrative adjective) nesnelerin yerlerini işaret etmek suretiyle belirten kelimelerdir. Bunlar tek başlarına işaret zamirleridir: bu, şu, o, ol, şol, işbu.
bu, şu, o sözcükleri bir adın yerine kullanıldıkları zaman önad değil adıl (zamir) olurlar:
Bu, benim kitabımdır.
Şu kim?
Bu, şu, o önadları çoğul eki almaz. Ancak, bu önadlardan sonra gelen adlar çoğul eki alır. Gösterme önadları bu bakımdan da gösterme adıllarından ayrılır:
GÖSTERME ÖNADI (SIFATI)
|
GÖSTERME ADILI (ZAMİRİ)
|
Bu kitapları masaya koy.
Şu kitaplar senin mi?
Şu sorulara cevap ver.
|
Bunları masaya koy.
Şunlar senin mi?
Şunlara cevap ver.
|
2. Sayı Sıfatları (sayı önadları)
Sayı sıfatları (Alm. Zahladjektiv; Fr. adjectif numéral; İng. numeral adjective) nesneleri sayılarını bildirmek suretiyle belirten kelimelerdir. Sayı sıfatları beş çeşittir: asıl sayı sıfatları, sıra sayı sıfatları, üleştirme sayı sıfatları, kesir sayı sıfatları, topluluk sayı sıfatları.
Asıl sayı sıfatları: bir, yirmi, bin, beş yüz bin, bir milyon, üç milyar beş yüz milyon gibi.
Sıra sayı sıfatları (Alm. Ordinalzahl; Fr. adjectif numéral ordinal; İng. ordinal numeral adjective): birinci, doksanıncı, sonuncu, ortanca gibi.
Üleştirme sayı sıfatları (Alm. distributive Zahl; Fr. adjectif numéral distributif; İng. distributive numeral adjective) : birer, on biner, onar bin gibi.
Kesir sayı sıfatları : üçte bir, yüzde altı, binde yedi gibi.
Topluluk sayı sıfatları (Alm. unbestimmtes adjektiv; Fr. adjectif indéfini; İng. indefinite adjective): ikiz, üçüz gibi.
3. Soru Sıfatları (soru önadları)
Soru sıfatları (Alm. Fragewort; Fr. adjectif interrogative; İng. interrogative adjective) nesneleri soru halinde belirten sıfatlardır ve şunlardır: kaç, hangi, ne, nasıl, nice, neredeki.
Soru önadları, bazen soru tümcesi yapmaz:
kaç defa uyardım, beni dinlemedi.
kaç yere gittiyse eli boş döndü.
Ne soru önadı, ünlem gibi kullanılır:
Ne insan be !
Ne akıl ama !
Ne soru sıfatıyla kurulmuş bazı cümleler, aynı zamand olumsuzluk belirtir:
Ne zararı var ? (Hiçbir zararı yok)
Ne yararı var? (Hiçbir yararı yok)
Bazı soru önadları, daha önce de belirtildiği gibi, adın yerini tutunca soru adılı olur:
SORU ÖNADI
|
SORU ADILI
|
Sınıfta kaç öğrenci var?
Hangi kitapları alıyorsunuz?
Ne kadar para verdiniz?
|
Kaçı sınıfta?
Hangilerini alıyorsunuz?
Neyin var?
|
4. Belirsizlik Sıfatları (belgisizlik önadları)
Belirsızlik sıfatları (Alm. unbestimmtes adjektiv; Fr. adjectif indéfini; İng. indefinite adjective), nesneleri belirsiz olarak bildiren sıfatlardır. Belirsizlik sıfatları nesneleri bilhassa sayılarını, miktarlarını, hangisi olduğunu belirsiz bir şekilde ifade ederler. Belirsizlik sıfatı olarak kullanılan başlıca isimler şunlardır: bir, bütün, başka, bazı, çoğu, çok, falan, filan, falanca, hiç, fazla, az, birçok, böyle...böyle, hiçbir, birkaç, her.
Zarflar (Alm. adverbium; Fr. adverbe; İng. adverb) yer, zaman, hal, nitelik, soru ve miktar isimleridir. Zarflar da yine başka kelimelerle ilişki halinde sözkonusu olan kelime çeşididir.
Yavaş yürü.
Çok konuşma.
İstanbul'dan dün geldi.
Bugün İzmir'e gidiyor.
Zarf asıl fiilin önüne gelen, fiile etki eden, fiilin manasını değiştiren kelimedir. İşte fiilin manasını değiştirmekte kullanılan buna elverişli olan isimler yer, zaman, hal, nitelik, soru ve miktar isimleridir. Onun için bu isimleri zarf başlığı altında ayrıca ele alıyoruz.
Zarflar fiille ilişkide çekimsiz olan, çekim eki almayan kelimelerdir. Mesela, iler gitmek sözünde ileri zarftır, fakat ileriye gitmek sözünde ileriye kelimesi zarf değildir. Doğrudan doğruya isimdir. Çekim eki almıştır.
Zarfların çeşitleri şunlardır: yer ve yön zarfları, zaman zarfları, hal zarfları, ölçü zarfları, soru zarfları, niteleme zarfları, gösterme zarfları.
1. Yer ve Yön Zarfları: Eylemin anlamını, yer ve yön bakımından etkileyen sözcüğe yer ve yön zarfları (Alm. Ortsadverb; Fr. adverbe de lieu; İng. adverb of place) denir.
Onu yukarı çıkarınız.
Oynamak için dışarı çıktılar.
İçeri girmeyin.
Aslında önad olan uzak, yakın, sağ, sol, ön, arka, alt, üst gib sözcükler de iyelik ve ad durumu eklerini alarak adlaştıkları halde, tümce içinde belirteç tümleci görevini yüklenirler.
Bu belirteçler şu şekillerde kullanılırlar:
· İyelik ekini alırlar:
Sağı anıt, solu türbe
Ortası kare şeklinde... (B. Necatigil)
· Ad durumu eklerini alırlar:
Yüz metre ilerden sağa dönün.
İçerden gürültüler geliyordu.
· İyelik ve ad durumu eklerini birlikte alırlar:
Ey gece! Kapını üstümüze kapa (A.M.Dıranas)
Allahım, görüyorsun üşümüşüm,
Uzatsan da sıcak kanatlarını
Altına giriversem. (B. Necatigil )
· Ad durumu ekleriyle birlikte çoğul eki de alabilirler:
Uzaklarda çok uzaklarda
Sucuların hiç durmayan çıngırakları;
İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı. (O. Veli)
2. Zaman Zarfları: Eylemin anlamını zaman kavramıyla sınırlayan belirtece zaman zarfı (Alm. zeitadverb; Fr. adverbe de temps; İng. adverb of time). Bunlar zarf olarak kullanılan çeşitli zaman isimleridir: dün, şimdi, gene, artık, sonra, ilkin, geç erken, biraz çabuk, çabuk, bazen, gündüz, gece, şimdilik, kışın, yazın, demin, geceleyin, akşamüstü, bazı, önce, hâlâ, birdenbire, ne çabuk, derken, erkenden, zaman zaman, sabah sabah, gibi
Geceleyin bir ses böler uykumu
içim ürpermeyle dolar-Nerdesin? (A.K.Tecer)
Mayıs derken haziran
Derken temmuz derken ağustos derken eylül
Gitti gider 1952. (O. Rıfat)
Zaman zaman buraya da uğrar.
Sabah sabah canımı sıkma.
Çabuk ol.
Biraz çabuk ol.
3. Hal Zarfları: Bunlar, hal ve tavır ifade eden zarflardır. Hal ve tavır, nasıllık nicelik ifade eden her isim hal zarfı olarak kullanılabilir. Onun için bunların sayıları hudutsuzdur. Bütün vasıf isimleri, eşitlik ve instrumental eki almış isimler hep böyle hal zarfı olarak kullanılabilirler: iyi, yavaş, güzel, kardeşçe, iyicene, durmaksızın, böyle, şöyle, öyle, nasıl, niçin ve niye gibi.
4. Ölçü Zarfları: Bir eylemin, bir eylemsinin, bir önadın ya da bir başka belirtecin anlamını azlık çokluk bakımından etkileyen zarfa ölçü zarfları (Alm. Quantitatsadverb; Fr. adverbe de quantité; İng. adverb of quantity) denir.
Çok yeme.
Az çalışmışsın.
Daha çok çalışmalısın.
Bu kadar umutsuz olma.
Biraz daha sabret.
Dört tür ölçü belirteci vardır:
· Eşitlik belirteci:
Aslında ilgeç olan ve ölçü, benzerlik ilgisi kuran kadar, denli sözcükleri, bu , şu, o sözcükleriyle birlikte kullanılınca eşitlik belirten belirteç olur:
Ben de o kadar zenginim.
Sen de bu kadar ver.
Bu kadar yeter.
Kadar ilgeci, bu, şu, o sözcükleriyle birlikte kullanılınca, aşırılık da belirtir:
Bu kadar güzel bir yer görmedim.
O kadar ileri gitme!
Ki bağlacıyla birlikte kullanılınca da aşırılık belirtir:
O kadar güzel ki..
O kadar korktum ki...
· Üstünlük belirteci:
Üstünlük kavramı, karşılaştırma kavramıyla birlikte daha belirteciyle verilir:
Ben daha zenginim.
Senden daha iyi bir yanıt beklerdim.
· En üstünlük belirteci:
En üstünlük ölçüsü, en sözcüğüyle verilir:
Sınıfın en şanssız öğrencisi benim.
Dünyanın en uzun adamı o dur.
· Aşırılık belirteci:
Aşırılık derecesi, çok, pek, fazla, epey, az sözcükleri ve bunların yer aldığı belirteç öbekleriyle sağlanır:
Çok terbiyesiz, çok kaba.
Pek uslu, pek terbiyeli.
Daha çok çalışmanız gerekir.
Pek az zamanımız kaldı.
Çok fazla masraf yapmış.
5. Soru Zarfları: Bir eylemin, bir eylemsinin anlamını soru yoluyla açıklayan belirtece soru zarfı (Alm. Frageadverb; Fr. Adverbe interrogatif; İng. interrogative adverb) denir.
Niçin yanıt vermiyorsunuz?
Neden susuyorsun?
Sizi daha ne kadar bekleyeyim?
Buraya nasıl gelmişler?
6. Niteleme Zarfları: Bir eylemin, bir önadın ya da bir bir başka belirtecin anlamını nitelik bakımından etkileyen sözcüklere niteleme zarfı (Alm. Adverb der akt und weise; Fr. adverbe de qualité; İng. adverb of quality) adı verilir.
Böyle konuşmayın.
Öyle yapmayın.
Çok iyi çalışmış.
Ne olursa olsun, kararımdan dönmeyeceğim.
Ne dersen de, sana inanmıyorum.
Sana inanır mıyım hiç? Elbette inanmam.
Niteleme belirtecinin birçok türü vardır:
· Nitelik belirteci: Bu belirteç, eylemi nitelik, biçim bakımından etkiler; nasıl ve ne biçim sorularına yanıt verir:
Yalan söylüyorsun.
Bu davranışını iyi karşılamadım.
Her şey güzel olsun isterim.
· Durum belirteci: Eylemin durumunu belirtir:
Haber vermeksizin çıkıp gitmiş
Düşünceni korkmadan söyle.
Artık gücüm kalmadı.
Addan, eylemden ve önaddan kurulu ikilemeler de durum belirteci olur.
Addan kurulu ikileme:
Dalga dalga hücum edip pişmanlıklar
Unutuşun o tunç kapısını zorlar. (A.M. Dıranas)
Bingöl dağı çiğdem çiğdem yeşerir.
Belki olur abi hayat içtiği. (C.Külebi)
Önaddan kurulu ikileme:
Bir an ki etraf titredi kırmızı kırmızı
Bir an ki herkes gördüğü sihirden emin. (F.H. Dağlarca)
Yansımalardan kurulu ikileme:
Yağmur çisil çisil üstüme yağar. (C.K. Solok)
· Pekiştirme belirteci:
Pekiştirme önadının belirteç olarak kullanılmasıyla elde edilir:
Eli yüzü simsiyah olmuştu.
Her şeyi silip süpürdü, tertemiz etti.
· Küçültme belirteci: -ca ve -cık ekleriyle kurulur:
Şimdi bana her şeyi kısaca anlat.
Şuradan güzelce çık git.
Birazcık uyu.
· Yaklaşıklık belirteci: Söze, benzerlik, yakınlık, yaklaşıklık, aşağı yukarılık kavramı verir:
Hemen hemen herkes ordaydı.
Aşağı yukarı buradakilerin hepsini tanıyorum.
Öyle güçlüsün ki
Güçleneceğim.
Öyle yücesin ki yüceleneceğim. (F.H. Dağlarca)
· Koşul belirteci: Koşul belirteci, eğer sözcüğüdür.
Eğer beni öldüreler külüm göğe savuralar
Toprağım anda çağıra bana seni gerek seni (Yunus Emre)
· Yineleme belirteci: Eylemi yineleme, süreklilik kavramıyla etkiler:
Sakın ihmal etme, yine gel.
Bir daha geç kalırsan seni eve almam.
Bir kez olsun sözümü dinle.
İkide bir sözümü kesme.
· Kesinlik belirteci: bu belirteç, eylemin anlamını kesinlik yönünden etkiler:
Söz verdiyse mutlaka gelir.
Gerçek er geç ortaya çıkar.
Hiç sanmam, öyle ağarsın bir daha tanyeri. (C.S. Tarancı)
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdadıma saldırdı mı hatta boğarım.... (M.A. Ersoy)
Kesinlik bildiren diğer kelimeler şunlardır: Artık, tıpkı, elbette, kesin, muhakkak, vallahi, besbelli, hiç olmazsa, gerçekten, önünde sonunda, ne olursa olsun...
· Dilek belirteci: Eylemin anlamını dilek, istek belirterek etkiler:
Ne olur, bu akşam bize gel.
Madem davet etti. Keşke gitseydin.
İnşallah. Orhan bizi bekletmez.
· Olasılık belirteci:
Sorsaydım söylerdi herhalde
Soramadım (C. Külebi)
Galiba, verdiği sözü unuttu.
· Üleştirme belirteci: Üleştirme önadından kurulu ikileme, üleştirme belirteci gibi kullanılır:
Konuklar birer ikişer geldi.
İkişer ikişer oturunuz.
İstanbul'un üstüne güneş doğdu.
Kapılar açıldı birer ikişer. (O. Rıfat)
· Yanıt belirteci: Sorulara karşılık olarak kullanılan belirtece, yanıt belirteci denir.
Ör: Bana biraz borç verir misin? sorusunun yanıtı olan aşağıdaki cümlelerin ilk sözcükleri yanıt belirtecidir.
- Evet, veririm.
- Hayır, veremem.
- Asla vermem.
- Elbette.
- Peki.
- Tabii.
- Şüphesiz.
7. Gösterme Zarfları: Bir eylemin, bir adın, bir önadın ya da bir başka belirtecin anlamını gösterme yoluyla sınırlayan sözcüklere gösterme zarfı (Alm. Demonstrativadverb; Fr. Adverbe démonstratif; İng. demonstrative adverb) denir:
İşte deniz göründü.
Ta nereden geliyorum.
İşte şurada oturuyoruz.
Al sana bir fırsat daha.
"Al sana bir aksilik daha." (Anonim)
Zamirler (Alm. Pronomem; Fr. Pronom; İng. pronoun) isim cinsi arasında en değişik kelimelerdir. Bunların diğerlerinden farkları şu altı nokta etrafında toplanabilir: 1) mana, 2) genişlik, 3) kelime yapma, 4) iyelik, 5) çekim, 6) edatlara bağlanma.
1. Mana bakımından aradaki fark zamirlerin aslında tek başlarına, başlı başına ele alındığında manasız olmalarıdır. Zamirler mesela toprak, kalem gibi bir nesnenin adı değildir. Kelime olarak bir eşya, bir varlık karşılamazlar. Demek ki zamirler isim değil, ismin yerini tutan kelimelerdir.
2. Zamirler her şahsın ve her varlığın yerini tuttukları için kendileri kelime olarak manasız, fakat kapsamları çok geniş kelimelerdir. Bir “o” zamiri, bir “bu” zamiri binlerde nesneyi temsil edebilir, onları gösterebilir.
3. Zamirlerin diğer isimlerden bir farkı da kelime yapımına onlar kadar elverişli olmamalarıdır. Ancak bir ikisi yapım eki alır: ben-lik, sen-lik, ben-siz, ben-cil gibi.
4. Zamirler iyelik eki almazlar.
5. Zamirlerin diğer isimlerden en büyük farkı ise çekim sırasında kök değiştirmeleridir: ben-bana, sen-sana gibi.
Türkçe eklemeli bir dildir. Çekim sırasında kök değişmez. İşte bu konuda zamirler böylece çok büyük bir istisna teşkil etmektedirler.
6.Zamirler edatlara bağlanırken diğerlerinden farklı olarak ek alırlar: ben-im, sen-in için gibi.
Bütün bu farklar zamirlerin isim cinsi içinde çok değişik bir yeri olduğunu göstermektedir. Ama tabii yine de zamirler isim cinsi içinde kelimelerdir. Çünkü:
1. Temsil ve işaret suretiyle de olsa, diğer isimler gibi yine nesne karşılarlar.
2. Zamirler de yine isimler gibi çekilir: ben-den, bu-nu gibi.
3. Kelime gruplarından ve cümlelerde isim işlemi görürüler, isim fonksiyonu ile kullanılırlar, isim vazifesi görürler.
Zamirlerin çeşitleri şunlardır: şahıs zamirleri, işaret zamirleri, soru zamirleri, belirsizlik zamirleri, bağlama zamirleri.
1. Şahıs Zamirleri (kişi adılı) : Bunlar varlıkları şahıslar halinde temsil eden kelimelerdir. Bütün varlıklar üç şahısta toplanır, üç şahıs teşkil eder: konuşan, dinleyen, adı geçen. Bunlara dil bilgisinde birinci şahıs, ikinci şahıs, üçüncü şahıs adı verilir.
Şahıslar teklik de olabilir, çokluk da. Böylece teklik ve çokluk olarak üçerden altı şahıs var demektir. Bunları karşılaşan altına tane de zamir vardır:
Teklik 1. şahıs Konuşan Ben
2. şahıs Dinleyen Sen
3. şahıs Adı geçen O
Çokluk 1. şahıs Konuşanlar Biz
2. şahıs Dinleyenler Siz
3. şahıs Adı geçenler Onlar
Zamirler çekim sırasında kök değiştirdikleri için çekimlerini de gözden geçirmekte fayda vardır.
1. şahıs zamirlerinin genitifi şöyledir:
benim senin onun
bizim sizin onların
2. şahıs zamirlerinin akkuzatifi şöyledir:
beni seni onu
bizi sizi onları
3. şahıs zamirlerinin datifi şöyledir:
bana sana ona
bize size onlara
4. şahıs zamirlerinin lokatifi şöyledir:
bende sende onda
bizde sizde onlarda
5. şahıs zamirlerinin ablatif hali şöyledir:
benden senden ondan
bizden sizden onlardan
6. şahıs zamirlerinin eşitlik hali bugün şöyledir:
bence sence onca
bizce sizce onlarca
Şahıs zamirleri isimlerden farklı olarak bugün ile, için, gibi, kadar edatlarına genitif şeklinde bağlanır.
ile
|
benimle (benim ile)
bizimle
|
seninle
sizinle
|
onunla
onlarla
|
gibi
|
benim gibi
bizim gibi
|
senin gibi
sizin gibi
|
onun gibi
onlar gibi
|
için
|
benim için
bizim için
|
senin için
sizin için
|
onun için
onlar için
|
kadar
|
benim kadar
bizim kadar
|
senin kadar
sizin kadar
|
onun kadar
onlar kadar
|
Şahıs zamirlerinin ikinci tipi durumunda dönüşlülük zamirleri (Alm. Reflexivpronomem, rückbezüğliches fürwort; Fr. Pronom réfléchi; İng. reflexive pronoun) bulunur. Dönüşlülük zamirleri kendi kelimesinin iyelik şekillerinden ibarettir.
Bu kendi kitabın mı?
Ben sana kendi kalemimi vereceğim.
İYELİK EKİ
|
BELİRTME DURUMU EKİ
|
YÖNELME DURUMU EKİ
|
KALMA DURUMU EKİ
|
ÇIKMA DURUMU EKİ
|
kendi-m
|
kendim-i
|
kendim-e
|
kendim-de
|
kendim-den
|
kendi-n
|
kendin-i
|
kendin-e
|
kendin-de
|
kendin-den
|
kendi-si
|
kendisi-ni
|
kendisi-ne
|
kendisi-nde
|
kendisi-nden
|
kendi-miz
|
kendimiz-i
|
kendimiz-e
|
kendimiz-de
|
kendimiz-den
|
kendi-niz
|
kendiniz-i
|
kendiniz-e
|
kendiniz-de
|
kendiniz-den
|
kendi-leri
|
kendileri-ni
|
kendileri-ne
|
kendileri-nde
|
kendileri-nden
|
Kendi sözcüğüyle kurulmuş deyim pek çoktur. Bazıları şöyledir:
Kendi başına: Kimseye sormadan; kimseden yardım görmeden.
kendini göstermek: Beğenilecek niteliklerini ortaya koymak.
kendini kendini yemek: Sürekli üzüntü içinde olmak, çaresiz kalmak.
kendini ateşe atmak: Tehlikeli, sonu kötü olacak işlere girmek.
2. İşaret Zamirleri (gösterme adılı) (Alm. Zeigefürwort, demonstrativpronomem; Fr. pronom démonstratif; İng. demonstrative pronoun): Bunlar işaret etmek, göstermek suretiyle nesneleri karşılayan kelimelerdir. İşaret zamirleri şunlardır:
bu şu o
bunlar şunlar onlar
“bu” yakın, “şu” uzak işaret zamiridir. Çoklukları da böyledir.
İşaret zamirlerinin çekimleri:
1. Genitifi şöyledir:
bunun şunun onun
bunların şunların onların
2. Akkuzatifi şöyledir:
Bunu şunu onu
Bunları şunları onları
3. Datifi şöyledir:
Buna şuna ona
Bunlara şunlara onlara
4. Lokatifi şöyledir:
Bunda şunda onda
Bunlarda şunlarda onlarda
5. Ablatifi şöyledir:
bundan şundan ondan
bunlardan şunlardan onlardan
6 Eşitlik hali şöyledir
Bunca şunca onca
Bunlarca şunlarca onlarca
İşaret zamirleri de ile, için, gibi edatlarına genitif eki ile bağlanırlar:
ile
|
bununla (bunu ile)
bunlarla
|
şununla
şunlarla
|
onunla
onlarla
|
gibi
|
bunun gibi
bunlar gibi
|
şunun gibi
şunlar gibi
|
onun gibi
onlar gibi
|
için
|
bunun için
bunlar için
|
şunun için
şunlar için
|
onun için
onlar için
|
kadar
|
bunun kadar
bunlar kadar
|
şunun kadar
şunlar kadar
|
onun kadar
onlar kadar
|
Şura, bura, ora sözcükleri de birer gösterme adılıdır:
Buraya gel !
Orada ne var?
Gösterme adılı da, her adıl gibi, bir adın, bir ad öbeğinin hatta bazen bir tümcenin yerini tutar:
Şundan (şu elmadan, üzümden...) bir kilo ver.
Bugün tahtayı silme sırası senindir.
Bunu bilmiyordum.
Bazen böyle, öyle, şöyle sözcükleri de gösterme adılı gibi kullanılır:
Böyleleri etraflarına zarar verir.
Ben öylelerini çok gördüm.
3. Soru Zamirleri: Bunlar nesneleri soru şeklinde temsil eden, onların soru şeklindeki karşılıkları olan zamirlerdir. Nesneleri sormak için kullanılırlar.
İki soru zamiri vardır: kim, ne (kimler, neler)
Kim insanlar için kullanılan soru zamiridir: kim geldi?, kime verdi? Gibi.
Ne insanın dışında kalan canlı, cansız varlıklar için kullanılır: sütü ne içti?, neyi götürdün? Gibi.
Asıl soru zamiri olan kim ve ne’den başka soru sıfatlarının iyelik şekilleri de soru zamiri olarak kullanılabilir: hangisi, kaçıncı, kaçıncısı gibi.
-ki ekli soru sıfatları da tek başına soru zamiri olurlar: neredeki, kimdeki, nedeki gibi. Kiminki ve neyinki’ni de buraya ekleyebiliriz.
YAPI BAKIMINDAN ADILLAR:
Adıl da yerini tuttuğu ad gibi, yapı bakımından üçe ayrılır:
ben, sen, o, biz, siz, onlar
kendi, kim, ne, şu, o, bunlar, şunlar, onlar
ÖNAD
|
TÜREMİŞ ADIL
|
Hangi
|
Hangisi
|
bir kişi
|
biri
|
bu
|
bura
|
şu
|
şura
|
o
|
ora
|
ne
|
nere
|
kimse (kim+ise)
herkes (her+kes)
İyelik eki alarak adıllaşan önadları da birleşik adıl sayabiliriz:
Öbürü (o+bir+i)
Ötekisi (o+teki+si)
Hiçbiri (hiç+bir+i)
Birbiri (bir+bir+i)
4. Belirsizlik Zamirleri (belgisiz adıllar): Belirsizlik zamirleri (Alm. unbestimmistes Fürwort, pronomem; Fr. pronom indéfini; İng. indefinite pronoun), nesneleri belirsiz şekilde temsil eden zamirlerdir: kimse, herkes.
Türkçede bu iş daha çok belirsizlik zamiri gibi kullanılan iyelik şekilleri ile karşılanır: biri, başkası, hepsi, bazısı, kimi, kimisi, birisi, hepimiz, birkaçı, birçoğu, herbiri, hiçbiri gibi.
Falan, filan, falanca, filanca, şey, şeyi kelimeleri de tek başlarına kullanılınca belirsizlik zamiri vazifesi görürler.
-ki sıfat ve zamir yapma eki ile yapılan kelimeler de birer belirsizlik zamiri gibi kullanılır: öteki, beriki, deminki, dağdaki, alttaki, benimsi, seninki gibi.
5. Bağlama Zamirleri: İki unsuru, iki kelimeyi bir temsil ifadesi içinde bağlayan kelimedir: ki.
Ancak “ki” Türkçede daha çok bağlama edatıdır. Tek başına kullanılmaz ve manası yoktur. Bağlama edası olduğu gibi bağlama zamiri gibi de vazife görmektedir:
Bir eser yazdı ki görmeyin
Bir ses ki hayran kalırsınız
İnsan ki yaşamaya mecburdur elbette çalışacaktır.
“ki” bağlama zamiri olduğu zaman kendisinden önce gelen unsura ve isme işaret eder ve onun yerini tutar:
Bir yer ki sevenler sevilenlerden eser yok. (Faruk Nafiz)
A. BASİT ÇEKİM
HABER KİPLERİ
Görülen geçmiş zaman Öğrenilen geçmiş zaman
Gel-di-m gel-miş-im
Gel-di-n gel-miş-sin
Gel-di gel-miş
Gel-dik gel-miş-iz
Gel-di-niz gel-miş-siniz
Gel-di-ler gel-miş-ler
Geniş zaman Şimdiki zaman
Gel-ir-im sev-iyor-um
Gel-ir-sin sev-iyor-sun
Gel-ir sev-iyor
Gel-ir-iz sev-iyor-uz
Gel-ir-siniz sev-iyor-sunuz
Gel-ir-ler sev-iyor-lar
Gelecek zaman
Bil-ecek-im bil-ecek-iz
Bil-ecek-sin bil-ecek-siniz
Bil-ecek bil-ecek-ler
DİLEK KİPLERİ
Temenni-Şart İstek
Yaz-sa-m koş-a-yım
Yazs-a-n koş-a-sın
Yaz-sa koş-a
Yaz-sa-k koş-a-lım
Yaz-sa-nız koş-a-sınız
Yaz-sa-lar koş-al-ar
Gereklilik Emir
Bul-malı-yım -
Bul-malı-sın koş
Bul-malı koş-sun
Bul-malı-yız -
Bul-malı-sınız koş-un/koş-unuz
Bul-malı-lar koş-sunlar
B. BİRLEŞİK ÇEKİM
HİKÂYE
Görülen geçmiş zamanın hikayesi Öğrenilen geçmiş zaman hikayesi
Sor-du-y-du-m bil-miş-ti-m
Sor-du-y-du-n bil-miş-ti-n
Sor-du-y-du bil-miş-ti
Sor-du-y-du-k bil-miş-ti-k
Sor-du-y-du-nuz bil-miş-ti-niz
Sor-du-y-du-lar bil-miş-ti-ler
Geniş zamanın hikayesi şimdiki zamanın hikayesi
Tut-ar-dı-m giy-iyor-du-m
Tut-ar-dı-n giy-iyor-du-n
Tut-ar-dı giy-iyor-du
Tut-ar-dı-k giy-iyor-du-k
Tut-ar-dı-nız giy-iyor-du-nuz
Tut-ar-dı-lar giy-iyor-du-lar
Gelecek zamanın hikayesi İsteğin hikayesi
Ağla-y-acak-tı-m geç-e-y-di-m
Ağla-y-acak-tı-n geç-e-y-di-n
Ağla-y-acak-tı geç-e-y-di
Ağla-y-acak-tı-k geç-e-y-di-k
Ağla-y-acak-tı-nız geç-e-y-di-niz
Ağla-y-acak-tı-lar geç-e-y-di-ler
Temenni şartın hikayesi gerekliliğin hikayesi
Dur-sa-y-dı-m otur-malı-y-dı-m
Dur-sa-y-dı-n otur-malı-y-dı-n
Dur-sa-y-dı otur-malı-y-dı
Dur-sa-y-dı-k otur-malı-y-dı-k
Dur-sa-y-dı-nız otur-malı-y-dı-nız
Dur-sa-y-dı-lar otur-malı-y-dı-lar
RİVAYET
Görülen geçmiş zaman rivayeti
(yoktur)
Öğrenilen geçmiş zaman rivayeti Geniş zaman rivayeti
Sat-mış-mış-ım yürü-r-müş-üm
Sat-mış-mış-sın yürü-r-müş-sün
Sat-mış-mış yürü-r-müş
Sat-mış-mış-ız yürü-r-müş-üz
Sat-mış-mış-sınız yürü-r-müş-sünüz
Sat-mış-mış-lar yürü-r-müş-ler
Şimdiki zaman rivayeti gelecek zaman rivayeti
Gör-üyor-muş-um kır-acak-mış-ım
Gör-üyor-muş-sun kır-acak-mış-sın
Gör-üyor-muş kır-acak-mış
Gör-üyor-muş-uz kır-acak-mış-ız
Gör-üyor-muş-sunuz kır-acak-mış-sınız
Gör-üyor-muş-lar kır-acak-mış-lar
Temenni şartın rivayeti isteğin rivayeti
Dur-sa-y-mış-ım sal-a-y-mış-ım
Dur-sa-y-mış-sın sal-a-y-mış-sın
Dur-sa-y-mış sal-a-y-mış
Dur-sa-y-mış-ız sal-a-y-mış-ız
Dur-sa-y-mış-sınız sal-a-y-mış-sınız
Dur-sa-y-mış-lar sal-a-y-mış-lar
Gerekliliği rivayeti Emrin rivayeti
Coş-malı-y-mış-ım (yoktur)
Coş-malı-y-mış-sın
Coş-malı-y-mış
Coş-malı-y-mış-ız
Coş-malı-y-mış-sınız
Coş-malı-y-mış-lar
ŞART
Görülen geçmin zaman şartı
Gel-di-y-se-m gel-di-y-se-k
Gel-di-y-se-n gel-di-y-se-niz
Gel-di-y-se gel-di-y-se-ler
Öğrenilen geçmiş zaman şartı Geniş zaman şartı
Korkmuşsam düşersem
Korkmuşsan düşersen
Korkmuşsa düşerse
Korkmuşsak düşersek
Korkmuşsanız düşerseniz
Korkmuşsalar düşerseler
Şimdiki zaman şartı gelecek zaman şartı
Küs-üyor-sa-m geleceksem
Küs-üyor-sa-n geleceksen
Küs-üyor-sa gelecekse
Küs-üyor-sa-k geleceksek
Küs-üyor-sa-nız gelecekseniz
Küs-üyor-sa-lar gelecekseler
Temenni şartın şartı isteğin şartı
Yoktur yoktur
Gerekliliğin şartı emrin şartı
Sev-meli-y-se-m yoktur
Sev-meli-y-se-n
Sev-meli-y-se
Sev-meli-y-se-k
Sev-meli-y-se-niz
Sev-meli-y-se-ler
Partisipler, fiillere partisip ekleri getirmek suretiyle yapılırlar. Partisip ekleri şunlardır:
1. –an, -en
Geniş zaman partisipidir: gel-en, yap-an, başla-y-an gibi.
2. –r, -ar, -er
Geniş zaman partisipidir: gel-i-r, geç-er, tut-ar (el) gibi.
3. –mış, -miş, -muş, -müş
Geçmiş zaman partisipi yapar: yan-mış (kömür), susa-mış (insan) gibi.
4. –dık, -dik, -duk, -dük, -tık, -tik, -tuk, -tük
Geçmiş zaman partisipi yapar: bil-dik, geç-tiğ-i, koş-tuk-ları gibi.
5. –acak, -ecek
Gelecek zaman partisipidir: veril-ecek, al-acağ-ı-nız gibi.
6. –maz, -mez
Olumsuz geçmiş zaman partisipidir: din-mez (ağrı), bit-mez gibi.
7. –ası, -esi
Gelecek zaman partisipidir: yıkıl-ası, geber-esi gibi. Daha çok hiddet ve bedduada kullanıldığı görülür.
8. –dı, -di, -du, -dü, -tı, -ti, -tu, -tü
Geniş zaman partisipidir. Birkaç kelimede donup kalmış fiil çekimi durumundadır: şıpsev-di, külbas-tı, beğen-di, de-di, ko-du, gece-kon-du gibi. Bunların kalıplaşmış fiil şekilleri olduğunu ve –dı, -di’nin aslında partisip eki olmadığını unutmamalıyız.
9. –malı, -meli
Gelecek zaman partisipidir. Azeri ağızlarında canlıdır: de-meli, söz “denecek söz”, öğ-meli güzel “övülecek güzel” gibi.
Zarf fiİller (gerundiumlar) hareket hali ifade eden fiil şekilleridir.
Çekilmeyen fiil şekilleridir. Ne isim, ne fiil çekim eki alırlar. Kelime münasebetlerinde ve cümlede zarf olarak kullanılırlar.
Hareket halinden başka bilhassa bazıları devamlılık, zaman ve sebep gibi zarf fonksiyonlarını da ifade ederler.
Bir vazifesi de birleşik fiil yapmaktır.
Fiil kök ve gövdelerine gerundium ekleri getirmek suretiyle yapılırlar.
Gerundium ekleri şunlardır:
1. –a, -e
Bugün bu ek çift kullanılır: koş-a koş-a, gid-e gid-e gibi.
Tek kullanıldığı zaman birleşik fiil yapar: çek-e bil, çık-a gel gibi. Yalnız saatlerde “geç-e, kal-a” diye tek olarak kullanılmaktadır.
2. –ı, -i, -u, -ü
Yalnız birleşik fiil yapmakta kullanılır: al-ı ver, çek-i ver, sor-u ver, gör-ü ver gibi.
3. –ıp, -ip, -up, -üp
Çok işlek bir gerundium ekidir: gel-ip, uyu-y-up, gör-üp gibi.
4. –arak, -erek
Çok işlektir: koş-arak, başla-y-arak, gül-erek gibi.
Gerundiumlar ek almaz. Onun için gelerek-ten, giderek-ten gibi kullanılışlar yanlıştır.
5. –ınca, -ince, -unca, -ünce
Çok işlektir. Hareket halinden başka bilhassa zaman fonksiyonu belirlidir: yap-ınca, gid-ince, oku-y-unca, düş-ünce gibi.
Devam ve kadarlık görevinde yanına “kadar” edatı getirilmektedir: yakala-y-ınca-y-a kadar, unut-unca-y-a kadar gibi.
6. – alı, -eli
Bir devamlılık gerundiumudur: gel-eli, otur-alı gibi. “beri” edatı ile çok kullanılır: gideli beri, göreliden beri gibi.
7. –madan, -meden
Olumsuz gerundium ekidir. Çok işlektir: bil-meden, konuş-madan gibi.
8. –ıcak, -icek
Ağızlarda vardır: al-ıcak, gel-icek gibi.
9. –uban, -üben
Eskiden kullanılırdı: dur-uban, gel-üben gibi.
10. –ışın, -işin, -uşun, -üşün
Anadolu ağızlarında görülür: gel-işin, başla-y-ışın gibi.
11. –ken
İsim fiilinin gerundium ekidir: i-ken gibi. Diğer fiillerin sonuna gelip birleşik gerundium yapar: gelir-ken, yapar-ken gibi.
12. –dıkça, -dikçe, -dukça, -dükçe, -tıkça, -tikçe, -tukça, -tükçe gibi.
-dık, -dik partisipinin eşitlik şeklidir. Gerundium gibi kullanılmaktadır: git-tikçe, susa-dıkça, vur-dukça, bil-dikçe gibi.
13. –anda, -ende
Azeri sahasında görülür: gel-ende, vur-anda gibi.
14. –dığınan, -diğinen
-ınca, -ince karşılığı olarak ağızlarda gerundium gibi kullanılır: gel-diğinen, al-dığınan gibi.
Edatların manaları yoktur, sadece gramer vazifeleri vardır. Tek başlarına bir mana ifade etmezler, fakat diğer kelimelerle ilişki sırasında manalanırlar.
Edatların göre diğer kelimeler arasında, isimler ve fiiller arasında ilişki kurmaktır.
Edatlar dilin yardımcı kelimeleridir. Asıl kelimeler olan isim ve fiillere yardım ederler. Edatlar; kelime yapımına elverişli değildir ve esas itibariyle dilin eksiz unsurlarıdır.
Edatlar üç çeşittir: ünlem edatlar, bağlama edatları, son çekim edatları.
A. ÜNLEM EDATLARI
Bunlar his ve heyecanları; sevinç, keder, ıztırap, nefret, hayıflanma, coşkunluk v.s. gibi ruh hallerini; tabiat seslerini, seslenmeleri; tasdik, red, sorma, gösterme gibi beyan şekillerini ifaden eden edatlardır.
Ünlem edatları cümle içinde geçmedikleri, tek başlarına kullanıldıkları zaman yazıda sonlarına genellikle ünlem işareti konur.
Ünlem edatları beşe ayrılır: ünlemler, seslenme edatları, sorma edatları, gösterme edatları, cevap edatları.
1.Ünlemler: Bunlar his ve heyecanları ifade için içten koparak gelen edatlarla tabiattaki sesleri taklit eden edatlardır: ah, ay, vay, aferin, yuh, pat, hop, pişt, aman, haşa, hah gibi.
2. Seslenme Edatları: Bunlar hitap edatlarıdır. Hiçbir ifadeleri yoktur; a, ay, hey, ya, yahu, be, hey, more gibi.
3. Sorma Edatları: Bunlar sorma ifade eden, soru için kullanılan edatlardır. Başlıcaları hani, acaba, acep, niçin, nasıl, neden ve ha, hı gibi ses taklidi sorma edatlarıdır.
4. Gösterme Edatları: Birini, bir şeyi göstermek için kullanılan işaret edatlarıdır. Başlıca gösterme edatı “işte”dir. Ağızlarda aha, daha, deha, te, ta ve nah kelimeleri de gösterme edatıdır.
5. Cevap Edatları; Tasdik veya red ifade eden edatlardır: evet, hayır, yok, değil, peki, hay hay gibi.
B. BAĞLAMA EDATLARI
Bunlar dil birliklerini, kelimeleri, kelime gruplarını, cümleleri şekil ve mana bakımından birbirine bağlayan edatlardır. Başlıca bağlama edatları şunlardır:
1. Sıralama Edatları: Bunlar arka arkaya gelen unsurları “ve” manasıyla bağlayan ve sıralayan edatlardır: ve, ile, ila.
2. Denkleştirme Edatları: Bunlar birbirine denk olan, birbirinin yerini tutabilecek olan iki unsuru birbirine bağlayan, birbiriyle karşılaştıran edatlardır: veya, yahut, veyahut.
3. Karşılaştırma Edatları: Bunlar karşılaştırılan iki veya daha çok unsuru birbirine bağlayan edatlardır. En az çift kullanılırlar; ya...ya, ya...ya...ya...ya, hem...hem, ne...ne, da...da (de) gibi.
Bunlara şu grubu da katabiliriz: bir...bir, ha...ha, gerek...gerek, bazı...bazı, kimi...kimi, kah...kah, ister...ister gibi.
4.Cümle Başı Edatları: Bunlar cümleleri mana bakımından birbirine bağlayan edatlardır. Başında bulundukları cümleyi ileri ve geriye bağlarlar. Fonksiyon bakımından başlı şu gruplara ayrılırlar:
a) “fakat” ifadesi taşıyanlar: fakat, lakin, ancak, yalnız, ama.
b) “eğer” ifadesi taşıyanlar: eğer, şayet.
c) “gerçi” ifadesi taşıyanlar: gerçi, her ne kadar, vakıa.
d) “çünkü” ifadesi taşıyanlar: çünkü, zira.
e) “mademki” ifadesi taşıyanlar: mademki, madem.
f) Netice ve izah ifade edenler: binaenaleyh, öyle ki, oysa, nitekim, halbuki, belki, hatta, yani, öyleyse gibi.
g) Benzerlik ifade edenler: adeta, sanki, nasıl ki, güya, nitekim.
h) Şarta ve dereceye bağlama edatları: tek, yeter ki, meğer ki, velev, velev ki, ta ki, illa, illa ki.
i) “aksi halde” ifadesi taşıyanlar: yoksa, aksi halde, aksi takdirde.
j) Hele edatı: hele, hele gel gibi.
5. Sona Gelen Edatlar: Bunar kelimelerin, unsurların sonuna gelerek onları önceki veya sonraki unsurlara bağlayan edattır. Aynı zamanda kuvvetlendirme fonksiyonu da vardır. Şunlardır: dahi, da (de), ise, ki, bile, değil.
C. SON ÇEKİM EDATLARI
Bunlar çekim eki vazifesi gören edatlardır. Sona gelirler. Bu edatlar kullanışlarına göre şöyle sınıflandırılabilirler:
1. İsimlerin yalın, zamirlerin genitif hali ile birleşenler: ile, için, gibi, tek, kadar.
2. Yalın hal ile birleşenler: üzere, ara, sıra diye, içre.
1. Datif hali ile birleşenler: kadar, taraf, değin, göre, ait, dek, karşı, dair, nazaran, doğru, rağmen.
2. Ablatif hali ile birleşenler: dolayı, ötürü, beri, önce, içeri, evvel, geri, yana, gayri, başka, öte, sonra gibi.
Bu edatları fonksiyonlarına göre de şöyle sınıflandırabiliriz:
1.Vasıta ve beraberlik edatları: ile, birle.
2. Sebep edatları: için, üzere, dolayı, ötürü, diye.
3. Benzerlik edatları: gibi, tek gibi.
4.Başkalık edatları: başka, özge, gayri.
3. Diğer hal edatları: göre, nazaran, dair, mada.
4. Miktar edatı: kadar.
5. Zaman edatları: beri, önce, evvel, böyle, sonra, geri.
6. Yer ve yön edatları: kadar, değin, dek, karşı, doğru, daha, yana, taraf, sıra, içeri, içre, üzre, ara, öte.
İşte başlıca son çekim edatları bunlardır. Bunlara halde, karşılık, mukabil, nisbet, bedel gibi kelimeleri de ilave edebiliriz.
Bunlara son çekim edatı gibi kullanılan şu kelimeleri de ekleyebiliriz: hakkında, yüzden, yüzünden, üzerine, yandan, taraftan, tarafından, bakıma, bakımından, yönden, yönünden, cihetle, suretle, suretiyle, veçhile, sebeple, sebebiyle, dolayısıyla.
Aşağıdaki parçada geçen edatları inceleyiniz.
..........
Burada sevmeğe başladığım üç şey var:
Birisi, penceremin altındaki akar çeşme ki, hiç durmayan sesiyle yalnızlık gecelerimde, adeta bana arkadaşlık ediyor.
İkincisi, küçük Vehbi: Hatice Hanımın saltanatı zamanında ömrünü sandığın dibinde sırtüstü ceza çekmekle geçiren çocuk. Ben, bu afacana iyiden iyiye abayı yaktım. Buradaki çocukların hiçbirine benzemiyor. –k- ları –c- gibi telaffuz ederek öyle serbest, şen bir konuşman var ki...
Vehbi, bir gün bahçede küçük,parlak gözlerini süze süze yüzüme bakıyordu:
- Ne bakıyorsun Vehbi? Dedim.
Hiç çekinmeden:
- Sen güzel kızmışsın be. Ağama alıvereyim seni. Bizim gelinimiz ol. Ağam, sana pabuçlar, entariler, taraklar alıverir.
Vehbinin her hali iyi, hoş amma, bir türlü beni saymıyor.
O kadar ki, azarladığım, yavaşça ince kulağını çektiğim zaman bile bana ehemmiyet vermiyor. Maamafih, belki de bunun için onu bu kadar seviyorum.
Vehbi, bu münasebetsizliği de yapınca kaşlarımı çattım:
- İnsan, hocasına böyle lakırdı söyler mi? İşitirlerse senin ağzını yırtarlar, dedim.
Çocuk, benim saflığımla eğlenir gibi:
...........
Dağlardan : dağ-lar-dan
-dağ : isim kökü
-lar : çoğul eki
-dan : isim çekim eki, ayrılma hali
Arasından : ara-sı-n-dan
-ara : isim kökü
-sı : iyelik eki
-n : yardımcı ses
-dan : isim çekim eki, ayrılma hali
Bakarlardı : bak-ar-lar-dı
-bak : fiil kökü
-ar : geniş zaman eki
-lar : çoğul şahıs eki
-dı : hikaye eki
-bakarlardı : geniş zaman hikayesi, üçüncü çoğul şahıs
Duyulur : duy-ul-ur
-duy : fiil kökü
-ul : fiilden fiil yapma eki
-ur : geniş zaman eki, üçüncü tekil şahıs
Türkleştirilmek : Türk-le-ş-tir-il-mek
-Türk : isim kökü
-le : isimden fiil yapma eki
-ş : fiilden fiil yapma eki
-tir : fiilden fiil yapma eki
-il : fiilden fiil yapma eki
-mek : fiilden isim yapma eki
Çocuklarımıza : çocuk-lar-ımız-a
-çocuk : isim kökü
-lar : çoğul eki
-ımız : isim çekim eki, iyelik, birinci çoğul şahıs
-a : isim çekim eki, yönelme hali
Yorgun gözümün halkalarında : yor-gun göz-üm-ün halka-ları-n-da
-yor : fiil kökü
-gun : fiilden isim yapma eki
-göz : isim kökü
-üm : isim çekim eki, iyelik, birinci tekil şahıs
-ün : isim çekim eki, ilgi hali
-halka : isim kökü
-ları : iyelik eki, üçüncü çoğul şahıs
-n : yardımcı ses
-da : isim çekim eki, bulunma hali
İyileşiyor : iyi-le-ş-i-yor
-iyi : isim kökü
-le : isimden fiil yapma eki
-ş : fiilden fiil yapma eki
-i : yardımcı ses
-yor : şimdiki zaman eki, üçüncü tekil şahıs
Geldikçe : gel-dikçe
-gel : fiil kökü
-dikçe : zarf, fiil eki
İnceleyerek : ince-le-y-erek
-ince : isim kökü
-le : isimden fiil yapma eki
-y : yardımcı sese
-erek : zarf, fiil eki
Konuşmacıların : konuş-ma-cı-lar-ın
-konuş : fiil kökü
-ma : fiilden isim yapma eki
-cı : isimden isim yapma eki
-lar : çoğul eki
-ın : isim çeki eki, ilgi hali
Bakabilsek : bak-a-bil-se-k
-bak : fiil kökü
-a : zarf, fiil eki
-bil : fiil kökü, yeterlilik fiili
-se : şart eki
-k : birinci çoğul şahıs eki
Kalacaksın : kal-acak-sın
-kal : fiil kökü
-acak : gelecek zaman eki
-sın : ikinci tekil şahıs eki
Yavrucuğum : yavru-cuk-um
-yavru : isim kökü
-cuk : isimden isim yapma eki
-um : iyelik eki, birinci tekil şahıs
Arkadaşlarına : arka-daş-ları-n-a
-arka : isim kökü
-daş : isimden isim yapma eki
-ları : iyelik eki, üçüncü çoğul şahıs
-n : yardımcı ses
-a : isim çekim eki, yönelme hali
|