RÖPÖRTAJ
RÖPÖRTAJ
 
HAZIRLIK
 
1.                              İnsanoğlu meraklı bir canlıdır. Ve kullandığı eşyaların yapılış evrelerini merak eder.
2.                              Röportaj: 1.Konusu bir soruşturma, araştırma olan gazete veya dergi yazısı. 2. Radyo ve televizyon habercisinin araştırma ve soruşturma sonucunda hazırlamış olduğu program, mülakat.
Derin Haber: İyice incelenmiş, araştırılmış haber.
 
1.                              ETKİNLİK
 
RÖPORTAJ ÖRNEĞİ
Bu oyununuzu alışılmış müzikallerden ayıran özellikler neler?
Alışılmışlıktan kastiniz Amerikan modeli müzikallerse, hemen söyliyeyim ki, bu tarza karşı ne ilgim, ne de sempatim var. İlerde olacağını da hiç sanmam. Biz bambaşka bir yolun yolcusuyuz. Keşanlı Ali Destanı ile yepyeni bir halk tiyatrosu üslûbuna gitmeyi deniyoruz. Amacımız akşam yemeğinden sonra hazmı kolaylaştıran bir eğlence sağlamak değil. Söyleyeceğini güldürü kılığında söyleyen, seyirciyi tedirgin eden aktif bir uyarı tiyatrosu.
 
Keşanlı Ali Destanı’nın kahramanları hayattan mı alınmadır?
1960′ta ünlü bir kondu efesinin vurulması beni çok ilgilendirmişti. Yerinde incelemeler yaptım. Olayın kahramanları ile aileleri ile görüştüm. Arkadaşım Mehmet Kemal’in aracılığı ile tanıkları buldum. Konuştum. Oyunun hareket noktası o olay oldu. Ama oyundaki Keşanlı Ali daha çok da kendi fantazimin ürünüdür. Deli Bozuk Zilha, 1962′de Keşanlı Ali tipi kabare tiyatrosunda Gültepe No.8 adlı şansonla sunduğum gecekondulu kızın gelişmiş bir portresidir. Helâcı Şerif Abla ise on beş y ıl önce yayınlanan Bayanlar 00 hikâyemin kahramanı.
 
Oyununuzu yazarken, gecekondu çevreleriyle ilgiler kurdunuz mu?
Gecekondu bölgelerine karşı ilgim ve sevgim yeni değil. Altındağ’ı, Taşlıtarla’yı çoğu dostum benim aracılığımla tanımışlardır. Kondulara ait gazete haberlerini, onlar üzerine iktisadî raporları ilgi ile izlerim. Gecekonduları sade canayakın insanlardan ötürü değil, ayrıca toplumumuzun küçük çapta bir maketi saydığım için de çok ilginç buluyorum.
Konuşan: Ayhan Sümer
 
 
 
RÖPORTAJ ÖRNEĞİ
TEMA Vakfı
08.01.2006 13:32:20
Gönüllü bir organizasyon TEMA, bize sunulmuş doğa güzelliklerimizi korumakta onlardan daha iyisi yok ülkemizde… Organizasyonun yapısı, içeriği, aktiviteleri ve çalışanlarının kişisel gelişimlerine verdikleri önem üzerine, TEMA Eğitim Bölüm Başkanı Sayın Celal Ergün ile görüştük.
Tüm TEMA gönüllülerine sosyal sorumluluk anlamında yaptıkları çalışmalardan dolayı sonsuz teşekkürler…
Röportaj: Pınar KULALI
Celal Bey, okuyucularımıza kendinizden ve TEMA'da aldığınız görevinizden biraz bahseder misiniz?
1996 yılı sonundan itibaren TEMAVakfında görev yapmaktayım. 1997 Temmuz ayından itibaren de Eğitim Bölüm Başkanlığını yürütmekteyim. TEMA Vakfı’nda Eğitim Stratejisi; eğitim hedefine ulaşmada elde mevcut ve elde edilmesi mümkün tüm kaynakları uygun, sistemli ve etkili bir biçimde kullanma prensibine dayanmaktadır.
Vakıf, bu doğrultuda, çeşitli kurum ve kuruluşlarla eğitim iş birliği yaparak, eğitim etkinlikleri düzenleyerek, bunları yayınlar ve eğitim materyali geliştirerek desteklemektedir.
Eğitim Bölümünün Görevleri:
• Vakfın amacını gerçekleştirmek için gerekli eğitim hedeşerini ve stratejisini belirlemek.
• TEMA Vakfının eğitim faaliyetlerini yönlendirmek
• Kurum ve kuruluşlarla eğitim iş birliği yapmak, bu faaliyetlerinin genel esaslarını tespit etmek, yürütülmesini ve geliştirilmesini takip etmek.
• Eğitim seminerleri, konferanslar gibi eğitim faaliyetlerini planlamak
• Eğiticileri eğitmek, eğiticileri ve uzmanları planlamak
• Doğa ve erozyon eğitim kamplarını planlamak ve icra etmek
• Eğitim projeleri geliştirmek
• Eğitim sonuçları değerlendirmesi yapmak için anketler hazırlamak, bu anketleri değerlendirmek ve arşivini oluşturmak.
• Eğitim katılımcı bilgilerini hazırlamak ve arşivini oluşturmak.
• Eğitim bütçesini hazırlamak.
• Dışarıdan gelen eğitim bilgi taleplerini karşılamak
• TEMA Yayınları’nın hazırlanması ve basımı
• Yazar ve çizerlerle telif protokolleri hazırlamak
• Kurum ve şahıslarla yayın telif sözleşmesi yapmak
• Eğitim materyali üretimi
• Teknik danışma kurulu üyeleri listelerini oluşturma ve güncellemek.
• Danışma toplantıları planlaması yapmak
• TEMAWeb sitesinin geliştirilmesi ve güncellenmesi
• Belge-Bilgi Merkezi çalışmaları
• Sergi faaliyetlerini düzenlemek ve koordine etmek
TEMA, sosyal sorumluluk açısından gençlere nasıl bir misyon yüklemektedir?
Kuruluş amacından bahseder misiniz?
TEMA Vakfı, 11 Eylül 1992 tarihinde Birleşmiş Milletler Çevre Ödülü sahibi Hayrettin KARACA ve iş adamı Nihat GÖKYİĞİT tarafından kurulmuştur.
TEMA Vakfının Amacı: Erozyon, çoraklaşma, çölleşme, yanlış arazi kullanımı, doğuracağı sonuçlar ve alınacak önlemler ile biyolojik çeşitlilik, toprak, su ve diğer doğal varlıkların korunması, verimli kılınması ile ilgili konuları halkımıza anlatarak bilgilendirmek ve bilinçlendirmek, böylece oluşturulacak bilinçli ve güçlü kamuoyunun desteği ve baskısı ile hükümetleri bu konularda gerçekçi ve uygulanabilir önlemler almaya ve uygulamaya teşvik etmektir.
TEMA Vakfının Hedefi: Ülkemizi yöneten ve yönetecek olan siyasi güçleri, erozyon sorununa çare bulmadan iktidar olamayacaklarına inandıracak kadar güçlü bir kamuoyu oluşturmaktır.
Bu amaç ve hedef doğrultusunda yalnız gençlerimize değil tüm topluma bilinçli bir baskı grubu oluşturma misyonu yüklenmektedir. Bu misyon üç kelime ile özetlenebilir:
Bilgi – İlgi - Tepki
Kimler TEMA'ya üye olabilir ve şartları nelerdir?
Her şeyden önce bir vakıfız. Üyelik yok gönüllülük var. Gönüllük konusunda ayrıntılı bilgiyi www.tema.org.tr’den edinebilirsiniz.
TEMA, Eğitim Bölümünün çalışmaları ve faaliyetleri ile ilgili bilgi verebilir
misiniz?
Eğitim Bölümü; Eğitim Bölümü Başkanı, Program Geliştirme ve Yayın Uzmanı,
Materyal Geliştirme Uzmanı, Eğitim Etkinlikleri Uzmanı ve Belge Bilgi Merkezi
(BBM) Sorumlusu olmak üzere 5 kişilik profesyonel bir kadro ile çalışmaktadır. Ayrıca, çeşitli seminer, konferans, panel vb. etkinlikler için yapılan planlamaya göre bir araya gelen üniversitelerdeki öğretim üyeleri ile, emekli olmuş öğretim üyelerinden
(19 Profesör, 4 Doçent, 7 Yardımcı Doçent, 2 Doktor, 1 Araştırma görevlisi) oluşan bir öğretim kadrosu bulunmaktadır.
TEMA Vakfında eğitimin hedefi; erozyon, çoraklaşma, çölleşme ve yanlış arazi kullanımının sebep ve sonuçları, alınacak önlemler, toprağın ve doğal varlıkların korunması hususlarında bilinçli ve güçlü bir kamuoyu oluşturmaktır. Bu bilinçli toplumun; toprağın, ormanlar, meralar ve tarım alanlarının önemini bilen ve onları koruyan, erozyon, çoraklaşma, çölleşme, yanlış arazi kullanımı ve bunların doğuracağı olumsuz sonuçlar konusunda bilgili, her türlü canlıyı (biyo çeşitliliği) koruyan, bitkilendirme konusunda duyarlı ve aktif, çevre koruma bilincine sahip, tutum ve davranışları ile örnek, sorumlu vatandaşlık bilinci gelişmiş bireylerden oluşması hedeflenmektedir.
Vakıf, bu doğrultuda, eğitim etkinlikleri düzenleyerek, çeşitli kurum ve kuruluşlarla eğitim iş birliği yaparak, bunları yayınlar ve eğitim materyali geliştirerek desteklemektedir.
Eğitim iş birlikleri; eğiticilerin eğitimi kapsamındaki çalışmaları kurumlarla eş güdümlü yürütmek amacıyla; başta Milli Eğitim Bakanlığı ve Silahlı Kuvvetler olmak üzere İçişleri Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve üniversiteler gibi çeşitli kurumlarla eğitim iş birliği yapılmaktadır.
Genelde ne tip etkinlikler yapılmaktadır?
Eğitim etkinlikleri üzerinde çok fazla durmaktayız.
Erozyon Eğitim Seminerleri; erozyon eğitimini geniş kitlelere ulaştırmak ve bu konuda bilgi edinmek ve çevresini de bilgilendirmek isteyen gönüllülerimize eğitim vermek amacıyla çeşitli illerde halka açık iki gün süreli Erozyon Eğitim Seminerleri düzenlenmiştir.
Bu güne kadar erozyon eğitim seminerlerine 6.465 kişi katılmıştır.
Doğa ve Erozyon Eğitim Kampları ( Yaz Okulu); TEMA Vakfınca erozyon, doğurduğu sonuçlar ve alınacak önlemler konusu ile doğal varlıkları tanıtarak korunmasını sağlamak, arazide uygulamalı ve görsel eğitim vermek, eğitim sonunda katılımcıların çevrelerinde bilgilendirme yapmalarına imkân sağlayacak nitelikleri kazandırmak amacıyla; her yıl TEMMUZ ve AĞUSTOS aylarında “Doğa ve Erozyon Eğitim Kampı (Yaz Okulu)” düzenlenmektedir. Kamplara TEMA temsilcileri (TT) ve yardımcıları, TEMA Eğitmenleri, öğretmenler, izci liderleri, din görevlileri, tarım danışmanları, Genç TEMA Teşkilatı, üniversite öğrencileri, Yavru TEMA Teşkilatı katılmaktadır.1997–2005 yılı Doğa ve Erozyon Eğitim Kampına 2.722 kişi katılmıştır.
Konferans, Panel ve Sohbet Toplantıları; TEMA Gönüllü Temsilciliklerince 1996-2005 yıllarında, çeşitli kurumlarda, özel kuruluşlarda, okullarda, üniversitelerde ve halkımıza konferanslar, paneller ve sohbet toplantıları düzenlenmiştir. Bu etkinliklere 2.500.000 kişi katılmıştır.
TEMA, reklâm amaçlı hangi basılı materyalleri kullanmaktadır?
TEMA Vakfı bilgi toplumu olma çabalarına katkıda bulunmak amacıyla; mücadele konularında ve çeşitli çevre konularında çeşitli yayınları kamuoyunun istifadesine sunmuştur (50 kitap). TÜBİTAK ve TEMA Vakfı arasında gerçekleştirilen iş birliği ile 7 kitap yayınlanmıştır. TEMA Vakfı Çocuk Kitapları olarak 12 kitap yayınlanmıştır. 2004 yılı itibarıyla toplam yayın sayısı 69’a ulaşmıştır.
TEMA Vakfınca farklı konulardaki sunumların, doküman ve belgelerin, belgesel filmlerin yer aldığı eğitim CD’leri üretilmektedir. Mücadele konularımız ile çeşitli çevre konularındaki birçok bilgiyi kapsayan eğitim CD’leri çeşitli eğitimlerimize katılan katılımcıların ve araştırmacıların yararlanması için verilmektedir. Eğitim CD'si 2000 yılında 3.000 adet basılmış ve yeni konular eklenerek ve güncellemeler yapılarak 2002 yılında 3000 adet, 2004 ve 2005 yıllarında da 2000 adet daha CD çoğaltılarak dağıtılmıştır. 2006 yılı için eğitim CD’si Nisan ayında basılmıştır.
Eğitim CD’si 2 adet olarak üretilmiştir. CD’lerden birinde yalnızca Aral ve Macahel Belgeselleri diğerinde ise çeşitli konulardaki sunumlar, dokümanlar, TEMA Vakfı Yayınları yer almaktadır.
Celal Bey, size göre TEMA'nın temel değerlerinden biri olan ' Gönüllülük ilkesi' bireylerin kişisel gelişimlerinde nasıl bir önem taşımaktadır?
Çağdaş toplumlarda devlet kontrol eder, yönetimi ve düzeni sağlar. İş dünyası eşya ve hizmet üretir ve amacı kârdır. Kâr amaçsız kuruluşlar ise insanı ve dolayısıyla toplumu değiştirir, hedefleri sadece budur. Kâr amaçsız kuruluşlar sorumlu vatandaşlık bilincinin, kalitenin ve çağdaş demokrasinin temeli ve teminatıdır.
ABD’nde her iki vatandaştan bir tanesi haftada en az üç saat bu kuruluşlarda çalışmaktadır ve ülkenin gayri safi milli hâsılasının %3’ünü bu kuruluşlar oluşturmaktadır.
Dünyadaki pek çok sorunun çözümünde, devletlerin ve milletlerarası kuruluşların çabalarının yeterli olmadığı görülmüş ve bu alanlarda, devletin dışında, vatandaşlar tarafından kurulup gönüllülük esasına göre çalışan örgütlerin çok önemli roller oynayabilecekleri anlaşılmıştır. Bu rollerin en başında ulusal ve uluslararası arenalarda, yöneticilerin ve resmi karar merciindekilerin çeşitli nedenlerle dikkate almadıkları ya da alamadıkları gelişmeyle doğrudan bağlantılı bazı konuların, toplumların ve bu kişilerin dikkatine sunulması işlevi gelmektedir.
Küreselleşen dünyada, STK’ların durumu “ağ’lar toplumu” oluşturmak için önemlidir. Örneğin ekoloji sorunu ulus devlet yaklaşımı ile çözülemez. Sorun evrenseldir. Öyleyse ağ’lar toplumu olmak durumundayız. Dünyadaki tüm halklarla birlikte, düzenleyerek, değişerek, sosyal hareketler oluşturarak örgütlenmek gerekmektedir.
Bu örgütlenme STK demektir. Gönüllülük yasal olmanın temelidir. Bireyler kendi özel yaşamlarında elde ettikleri kaynakları kamuya yarar sağlamak için kullanabilirler veya bunu yapmayıp bu kaynakları kendi özel ihtiyaçlarında kullanabilirler. Bu kişisel bir tercihtir. Kişi kendi düşünce yapısına bağlı olarak, tercihini yasalar çerçevesi içinde kalmak koşuluyla kullanmakta serbesttir. Kimse kimseye neden gönüllü bir iş yapıyorsun diyemez. Devlet de diyemez. STK’ları, gönüllü hizmet veren idealist insanların varlığı ile bir anlam bulur ve başarıya ulaşır. Bunlara bir örnekte Vakfımıza TEMA Temsilcilerinin ve Gönüllü Sorumlularının katkılarıdır.
Okuyucularımızla özellikle ' eğitim ve önemi ' ile ilgili paylaşmak istedikleriniz nelerdir?
Çevre sorunları temelde insan ve toplum kaynaklı olup, bu sorunların ortaya çıkmasında insanın tutum ve davranışları etkili olmaktadır. Bu tutum ve davranışları insanın sahip olduğu değer yargıları yönetmektedir. Toplumumuz dikkate alındığında görülür ki doğal kaynaklara ilişkin değer yargılarımız dolayısıyla tutum ve davranışlarımız “kısa dönemli çıkar” ve “doğrudan çıkar” sağlama üzerine kurulmuştur. Uzun dönemli ve dolaylı çıkarlar pek dikkate alınmamaktadır. Böyle değer yargıları “halk” için olduğu kadar “aydın” kesim için de geçerlidir. Halkla siyasiler arasında kısa dönemli ve oy temeline dayalı çıkar ilişkisi geçerli olduğundan halkın ve yönetimin değer yargıları olumsuz bir noktada buluşmuştur. Bu bakımdan doğal kaynakların akılcı, ödünsüz ve uzun dönemli bilinç çerçevesinde kullanımı konusunda “toplumsal ve siyasi irade zayıflığı” ortaya çıkmıştır. Başka bir deyişle doğal kaynakları kullanırken yapılan yanlışlıkların giderilmesi yolunda ne halkta yeterli bir talep ne de yönetimde yeterli bir hareket vardır. Kuşkusuz demokrasimiz gelişip sivil toplum örgütlerinin etkinlikleri arttıkça ve “bilgi toplumu” niteliği kazanıldıkça bu tablo da değişecektir.
Bilgi toplumu olabilmenin en önemli unsuru, kuşkusuz olarak eğitimdir. Çünkü bu, temelde insanın doğaya bakışı, doğayla olan ilişkisi kısacası yaşam tarzı ile doğrudan ilgilidir. Bu yönde gerekli olabilecek tutum ve davranış değişikleri ise ancak sistemli ve etkili bir eğitim desteği ile çabuklaştırılabilir ve gerçekleştirilebilir.
 
Röportaj soru cevaptan oluşmaktadır ve TEMA hakkında bilgi vermek amacıyla yapılmıştır.
 
2.                              ETKİNLİK
 
Ropörtaj Türünün Özellikleri
(Tarihi Gelişimi ve Temsilcileri)
Röportaj, gazete ve dergilerde yayımlanın yazı türlerinden biridir. Öğretici yazı türüdür. Bir olay, bir durum; yerinde gezip görülerek, olayla ya da durumla ilgili değişik kişilerle konuşularak, soruşturularak yazılır.
 
Röportaj hem gezi yazılarının hem makalenin özelliklerini taşır. Makale gibi dayandığı sağlam bir düşünceyi, bir tez vardır. Yazar; sorunu yerinde inceleyerek, gezip görerek, halkla, varsa mağdurla ve yetkili kişilerle konuşarak; fotoğraf, belge, istatistik bilgiler… gibi bilgilerle destekleyerek okuyucunun bilgisine sunar. En çok kamuoyu toplayan gazete yazısıdır. Çok yönlü anlatım olanakları vardır. Bu yönüyle diğer düşünce yazılarından zengindir. Uzunluğu çoğu zaman makaleden çoktur. Bazen bir röportaj yazısı gazetenin iç sayfalarından birinde dizi halinde günlerce yayınlanır. Okuyucunun sıkılmadan, merakla, okuduğu bir yazı bir türüdür.
 
Röportaj yazmak çok önemlidir. Bu nedenle de röportaj yazarının toplumsal sorumluluğu diğer yazarlardan daha çoktur. Röportaj yazarlığı ayrı bir ustalığı ve yan alan becerilerini gerektirir. Yazar evindeki köşesine çekilip yazmaz yazdıklarını. Röportaj yazarı eline ayağına çabuk olmak zorundadır. Yazar bir yandan evinde çalışırken bir yandan kütüphanede, arşivde, devlet dairesinde, iş yerlerinde araştırma yapacak; diğer yandan da olay yerinde incelemeler yapacaktır. Hem fotoğrafçı titizliği ile çalışacak; hem de yerine göre kimi zaman sevecenlikle, kimi zaman ısrarlı ama hiçbir zaman sırnaşık ve terbiyesiz olmadan, haddini bilerek, insan haklarını da çiğnemeden soruşturma yapacaktır. Bütün bunların yanında röportaj yazarı, okuyucu ile bağını koparmamak zorundadır.
 
Röportaj türünün belirleyici özellikleri nelerdir?
• Röportaj da düşünsel plânla yazılır.
• İşlenen konu; toplumsal, sanatsal olay ya da olgu olmalıdır.
• Yazar anlattıklarının doğruluğunu; konuşma, bilgi toplama ve fotoğraflarla desteklemeli, anlattıklarını bir mantık çerçevesine oturtabilmelidir. Her anlattığı, önceki anlattıklarıyla çelişmemelidir.
• Röportaj yazarı; açıklayıcı anlatım, öyküleyici anlatım, betimleyici anlatım ve tartışmalı anlatım gibi bütün anlatım yollarından yararlanır. Okuyucuya konunun önemini kavratabilmek için örnekleme, karşılaştırma, tanık gösterme gibi nesnel verilerden de yararlanmalıdır.
• Röportaj yazıları zamanla tarihsel belge olabilir.
• Fotoğraf ya da belge kullanılabilir.

Bazı röportajlar, yüz yüze yapılabildiği gibi bazısı da yazılı soruların verilip cevapların daha sonra yazılı olarak alınması şeklinde de olabilir.
Röportajlar genellikle soru cevap tarzında olur. Ancak bazı yazarlar röportajı hikâye kurgusu ve üslûbu içinde vermeyi tercih ederler. Metin içerisinde kendi duygu, düşünce ve izlenimlerini de aktarırlar. Çoğu röportaj, gezi yazısıyla iç içe sunulmaktadır. Gazeteciler, ülke içinde başka şehir ya da ülke dışında başka ülkelere gazetecilik çalışması için gittiklerinde oralarda yaptıkları röportajları ve gezi izlenimlerini birlikte, aynı kurgu içinde kaleme almaktadırlar.
 
Türk edebiyatında röportaj türünün ilk örneklerini Evliya Çelebi vermiştir. Modern anlamda ise Ruşen Eşref Ünaydın’ın Diyorlar ki (1918); adlı çalışması bu türde verilmiş ilk örnek arasındadır. Bunun dışında diğer bazı röportajlar şunlardır: Hikmet Feridun Es, Bugün de Diyorlar ki (1932), Mustafa Baydar, Edebiyatçılarımız Ne Diyorlar (1960); Gavsi Ozansoy, 40 Yıl Sonra Diyorlar ki (1962); Tahir Kutsi, İç Göç (1964); Halil Aytekin, Doğuda Kıtlık Vardı (1965); Abdi İpekçi, Liderler Diyor ki (1969); Yaşar Kemal, Bu Diyar Baştan Başa (1971); Fikret Otyam, Gide Gide 10 (1969); Yaşar Nabi Nayır, Edebiyatçılarımız Konuşuyor (1976, konuşmalar değişik kişiler tarafından yapılmıştır.); İsmail Parlatırİnci Enginün Orhan Okay Zeynep Kerman Kâzım Yetiş Necat Birinci, Röportajlar (1997).
 
Türkiye gazetelerinde röportaj çalışmaları yayımlanan başlıca gazeteciler arasında şunları sayabiliriz: Fikret Otyam, Yaşar Kemal, Vasfiye Özkoçak, Füsun Özbilgen, Leyla Umar, Nuriye Akman, Ayşe Arman, Fehmi Koru, Yazgülü Aldoğan, Hüsamettin Aslan.
Aşağıda Haldun Taner’le yapılan bir röportajı görüyorsunuz:
Keşanlı Ali Destanı’nı yazmaya sizi neler zorladı?
Her yazarın bazı sevgili temaları oluyor. Mitosların kulis arkasını deşmek de beni en çok saran temalardan biri. Lûtfen Dokunmayın tarih plânında bir Baltacı hiyaneti efsanesinin tartışmasını yapıyordu. Keşanlı Ali Destanı ise gecekondu ortamında bir kahramanlık mitosunun parodisini yapıyor.
 
İNCELEME
 
(ARDANUÇ)
 
1. Röportaj türünün belirleyici özellikleri şunlardır:
• Röportaj da düşünsel plânla yazılır.
• İşlenen konu; toplumsal, sanatsal olay ya da olgu olmalıdır.
• Yazar anlattıklarının doğruluğunu; konuşma, bilgi toplama ve fotoğraflarla desteklemeli, anlattıklarını bir mantık çerçevesine oturtabilmelidir. Her anlattığı, önceki anlattıklarıyla çelişmemelidir.
• Röportaj yazarı; açıklayıcı anlatım, öyküleyici anlatım, betimleyici anlatım ve tartışmalı anlatım gibi bütün anlatım yollarından yararlanır. Okuyucuya konunun önemini kavratabilmek için örnekleme, karşılaştırma, tanık gösterme gibi nesnel verilerden de yararlanmalıdır.
• Röportaj yazıları zamanla tarihsel belge olabilir.
• Fotoğraf ya da belge kullanılabilir.

Bazı röportajlar, yüz yüze yapılabildiği gibi bazısı da yazılı soruların verilip cevapların daha sonra yazılı olarak alınması şeklinde de olabilir. 
Röportajlar genellikle soru cevap tarzında olur. Ancak bazı yazarlar röportajı hikâye kurgusu ve üslûbu içinde vermeyi tercih ederler. Metin içerisinde kendi duygu, düşünce ve izlenimlerini de aktarırlar. Çoğu röportaj, gezi yazısıyla iç içe sunulmaktadır. Gazeteciler, ülke içinde başka şehir ya da ülke dışında başka ülkelere gazetecilik çalışması için gittiklerinde oralarda yaptıkları röportajları ve gezi izlenimlerini birlikte, aynı kurgu içinde kaleme almaktadırlar.
 
2. İncelediğimiz röportajda Ardanuç; arazi yapısı, yolları, tabiatı, tarihi, tarihi eserleri, insanı, iklimi, ekonomisi, geçim kaynakları, sosyal ve kültürel etkinlikleri, gelenek, görenek, adetleri, ve folkloru ile ele alınmıştır.
 
3. Yazar, röportajda anlattıklarını inandırıcı kılmak için halkın anlattıklarını nakletmekten, resimlerden ve örneklerden yararlanılmıştır.
 
BİR ÇOCUK MASALI Gaz Lambaları
 
  1. Röportajda ‘’gaz lambası’’ lambanın günümüzdeki değeri, işlevi, tarihi, sekli gibi özellikleriyle ön plana çıkartılmıştır.
  2. Röportajda gaz lambası ile roman arasında ilgi kurulması ve gaz lambasının sihirbazlıkta kullanılması ile gaz lambası koleksiyonculu yapılması ilgimi çekmektedir.
 
SAHNELERİN ‘ER’İ EROL GÜNAYDIN
 
  1. ‘’Erol Günaydın’’ röportajının yapılış amacı Erol Günaydın’› tanıtmak ve özelliklerini ortaya koymaktır.
  2. Yazar Erol Günaydın’ı seyircisinin gönlünde yer sahibi olmuş, tiyatroya gönül veren ve aileden gelen bir komedyen  biri olarak görmektedir.
 
3.                              ETKİNLİK
 
KONULARINA GÖRE RÖPORTAJLAR
a)      Bir Yeri Konu Alan Röportaj
Ardanuç
Özellikleri: Röportajı yapılan yerin bütün özellikleri bilinmeli. Bu nedenle ilginç yönlerin film, ses kayıt ve fotoğraflarla belgelenmesi gerekir.
b)       Eşyayı konu alan röportajlar
Gaz Lambaları
Özellikleri: Haber konusu olan eşya, her yönüyle bilinmeli; dikkat çekecek ve okuyanları düşündürecek yönleriyle anlatılmalıdır.
c)       İnsanı konu alan röportajlar
Sahnelerin ‘Er’i Erol Günaydın
Özellikleri: Belli bir alanda üne kavuşmuş kişilerin özellikleri belirtilir.
 
4.                              ETKİNLİK
 
 
Sunuş Biçimlerine Göre Röportajlar
İncelenen Röportaj Metinleri
Alman Röportajı
Amerikan Röportajı
Ardanuç
X
 
Gaz Lambası
 
X
Erol Günaydın
 
X
 
  1. İncelenen röportajlarda inandırıcılık kazandıran öğeler röportaj yapılan insanlar ve fotoğraflardır.
  2. Röportaj yazarı; açıklayıcı anlatım, öyküleyici anlatım, betimleyici anlatım ve tartışmalı anlatım gibi bütün anlatım yollarından yararlanır. Okuyucuya konunun önemini kavratabilmek için örnekleme, karşılaştırma, tanık gösterme gibi nesnel verilerden de yararlanmalıdır.
  3. Metinlerde dil genellikle göndergesel işlevde kullanılmıştır.
 
5. ETKİNLİK
 
‘’Gaz lambaları konusunu; hem yazar kimliği ile önemli başarılara imza atan, hem de yıllardır Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli ülkelerinden gaz lambaları toplayan Adalet Ağaoğlu ile görüştük.’’ cümlesinde anlatım bozukluğu vardır.
Sebebi: Tamlayan ekinin fazlalığıdır.
Düzgün şekli: ‘’Gaz lambaları konusunu; hem yazar kimliği ile önemli başarılara imza atan, hem de yıllardır Türkiye ve dünyanın çeşitli ülkelerinden gaz lambaları toplayan Adalet Ağaoğlu ile görüştük.’’
 
  1. ETKİNLİK
BASİT SÖZCÜKLER: için, sefere, gene, olmadı, bu, kez, sis, bastı, ama, ona, rağmen, ötede, bir, çobanın, koyunlarını….
TÜREMİŞ SÖZCÜKLER: İkinci, koyuluyoruz, ilerlerken, telaşlıca …
 
ANLAMA YORUMLAMA
 
1. - Röportaj yapan kişi, röportajında elde ettiği bilgilerle kendi görüş ve düşüncelerine de yer verilmeli.
— Bu yazılar çeşitli ses kayıtları, belge ve fotoğraflarla tamamlanmalı. Röportaj yazarı, gördüklerinin fotoğraflarını da çekerek yazısına eklemeli.
— Röportajda önemli olan, birçok kişinin gördüğü ve bildiği şeyleri ustaca dile getirmelidir.
— Röportajcı, yalnızca gördükleriyle, izlenimleriyle yetinmemeli. Konuyla ilgili derinlemesine araştırma ve inceleme yapmalı, ilgililerin bilgisine başvurmalı.
— Röportajcının amacı, konuyu çarpıtmadan belgesel olarak okuyucuya sunmak, okuyucuyu konunun içinde yaşatmak, kamuoyunu aydınlatmak olmalı.
— Röportajlar, okuyucunun dikkatini çekecek ve onları bazı konularda düşündürecek biçimde düzenlenmeli.
— Röportajlarda öğretici, açıklayıcı, kanıtlayıcı, betimleyici vb. anlatım türlerinden yararlanılmalıdır.
 
2. Röportajlarda yorum vardır. Haber yazılarında yoktur. Her ikisi de gazete ve dergi yazılarıdır.

DEVAMI GELECEK
 
 
GÜZEL ŞİİRLER
 
 
 
 
531228 ziyaretçi (1596573 klik)
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol